Haber Sitesi
HV
18 MAYIS Cumartesi 06:51

Arap Medyası Türkiye Seçimlerinin Sonuçlarını Nasıl Tartıştı?

Ibrahim Nabil BA MATRAF
Ibrahim Nabil BA MATRAF
Giriş Tarihi : 15-06-2023 13:02

 

Arap Medyası Türkiye Seçimlerinin Sonuçlarını Nasıl Tartıştı?

Son Türkiye seçimleri, görsel, yazılı veya çevrimiçi medya ve sosyal paylaşım siteleri dahil olmak üzere doğu ve batıdaki medyada geniş bir yankı buldu. Bunun başlıca nedeni, Türkiye'nin bugün dünya siyasetinde oynadığı ve artmakta olan rolüdür.

Şüphesiz ki bu rol, esas olarak Rusya-Ukrayna krizi ve Türkiye'nin tahıl anlaşmalarında oynadığı rol ile ortaya çıkmıştır. Türkiye, bir yanda Ruslar, diğer yanda Batılılar arasında da önemli bir halka haline geldi.

Batı medyasına bakacak olursak, yine cumhurbaşkanı olarak seçilen Erdoğan’a yönelik net saldırıları göreceğimiz gibi onu diktatör ve insan haklarını ihlal eden biri olmakla suçlamak gibi mükerrer ithamları da göreceğiz. Bu haberler son dönemde çok yayıldı ve birçok medya kurumu bunları yoğun bir şekilde tartıştı.

Bu analizde, özellikle Türkiye seçimleri birçok Arap ülkesi için büyük önem taşıdığından Arap medyasının Türkiye seçimlerini nasıl tartıştıklarını bilhassa Suriye, Mısır, Suudi Arabistan ve şu anda Türkiye'nin en güçlü Arap müttefiki olan Katar ile ilgili olarak ele alacağız.

Arap medyasının konuyu ele alma biçimi, Arap ülkelerinin Türkiye ile ilişkilerinin farklı doğasından dolayı farklılık gösteriyor. Kimi ülkeler Türkiye ile güçlü ilişkileri, kimisi Türkiye ile zayıf ilişkilere sahip. Kimisinin ise Türkiye ile belirsiz ilişkileri bulunmaktadır.

A) Türkiye'de Arapça İnternet Siteleri

Son dönemde özellikle son on yılda Suriye ve Mısır başta olmak üzere baskıların artmasına neden olan Arap Baharı nedeniyle birçok Arap haber sitesi Türkiye'den hizmet vermeye başlayarak yayılmıştır.

Türkiye'de -özellikle İstanbul'da artan Arap topluluğu- zorbalıktan veya daha iyi bir gelecek arayışıyla Arap ülkelerinden kaçan çok sayıda Arap gazetecinin bulunması, bu haber sitelerinin çalışmalarını kolaylaştırdı.

Bu sitelerin en önemlileri arasında şunlar yer almaktadır: Arabicpost.net, Turkpress, Newturkpost, Arab-turkey.com, Arabi21, Rassd.net.

Bu siteler farklı yayın politikaları izleseler de farklı fikir ve ideolojileri takip etseler de tek bir konuda hemfikirdirler. Bu konu da Erdoğan’a açık destekleridir. Birçok Arap sitesi ve hatta Türkiye'deki Arap toplumunun çoğu için Erdoğan'ın iktidarda kalması, geleceklerinin garantisidir.

Bu Arap sitelerinin çoğu, yabancılara ve özellikle Suriyelilere yönelik nefret söyleminin son zamanlarda artmasıyla birlikte Erdoğan'ın iktidarı kaybetmesinin kendileri veya kadroları için sıkıntı yaratacağından endişe ediyor.

Bu siteler için Türkiye, ana vatanlarındaki zor koşullar, zulüm, kısıtlamalar veya ifade özgürlüğünün olmaması nedeniyle sığındıkları ikinci ana vatan gibiydi.

B) Mısır Medyası

Çok fazla sayıda medya kuruluşu tarafından terk edilen Mısır, ifade özgürlüğünün tamamen ortadan kalktığı bir dönemden geçiyor. Mısır medyasının Mısır'daki otoritenin bakış açısına veya arzularına aykırı olabilecek herhangi bir bakış açısı yahut açıklama sunması hayli zorlaştı.

Mesele sadece rejimin iç politikası için değil, dış politikası için de geçerlidir. Mısır medyası, Mısır'da iktidar yanlısı bir ülkeyi eleştiremez, iktidara karşı bir ülkeyi de övemez. Yayın politikasını belirleyen, Mısır rejiminin istekleri, hareketleri ve diğer ülkelerle olan ilişkileridir.

30 Haziran 2013'te Mısır'da meşru otoriteye karşı gerçekleştirilen darbeden kaynaklanan uzun bir husumet döneminin ardından Türkiye ile Mısır arasındaki ilişkinin hala belirsiz olduğunu belirtmekte fayda var.

En önemli Mısır siteleri şunlardır: Youm7.com, Gate.alhram, Almasry alyoum.

Bu siteler incelendiğinde Türkiye seçimlerine ilişkin kesin ve net bir görüş benimsemedikleri, bir adayın karşısında doğrudan diğer adayın yanında yer almadıkları tespit edildi. Ancak görüş makaleleri üzerinden Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik bazı dolaylı eleştirilere izin verdiğini görüyoruz. Bunun Türkiye-Mısır ilişkilerinin belirsiz geleceğinden kaynaklanıyor olabileceğinin kanaatindeyiz.

C) Suudi Arabistan Medyası

Suudi Arabistan-Türkiye ilişkileri, özellikle 2018 yılında İstanbul'daki Suudi Arabistan büyükelçiliğinde gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın öldürülmesi nedeniyle art arda krizler yaşadı. Ancak iki tarafın bölgesel sorunlarına son verme çabaları ile birlikte ilişkiler yeniden düzelmeye başladı.

Bu kriz, birçok Suudi Arabistan medyasının dönemin Türk rejimine alenen saldırmasına neden oldu. Daha doğrusu konu, bir yanda Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır'a bağlı medya ile Türk ve Türkiye'den yayın yapan bazı Arap haber ajansları arasındaki medya kavgası noktasına kadar geldi. Ancak son dönemde ilişkilerin gelişmesiyle birlikte tüm bu husumetler ortadan kalktı.

Bu incelememizde ağırlıklı olarak Suudi Arabistan rejimine yakın olan ‘Okaz’ gazetesi ve kısmen Suudi Arabistan rejimi tarafından finanse edilen ‘Al-Arabiya’ kanalı üzerinde durulacaktır. İki ülke arasındaki yakınlaşmaya ve Suudi Arabistan'ın Türkiye'ye 50 milyar dolar yatırım planladığına dair haberlere rağmen bu, yukarıda bahsettiğimiz Suudi medyasının Erdoğan'a ve seçim kampanyasına saldırmasını ve seçimlerde kaybedeceği tahmin edilmesini engellemedi.

‘Okaz’ gazetesinde yer alan bazı makaleler, Türk toplumunun Erdoğan'ın kazanması dolayısıyla sadece %53 oranında bölünmesine odaklandı. "okaz" gazetesi, Erdoğan'ın izlediği fırsatçı politika nedeniyle ekonomik sorunlara ve uluslararası kaosa telmihlerde bulundu. Aynı zamanda Erdoğan'ın Ankara ve İstanbul'da kaybetmesini de abarttı.

Erdoğan'a yönelik bu saldırı, daha önceki medya savaşlarına kıyasla hafif bir saldırı ve keskin olmayan bir eleştiri olmaktan çıkmıyor. Bununla birlikte bu medya kuruluşlarının Suudi Arabistan rejiminin görüşlerini sıklıkla dile getirmesi, Suudi Arabistan-Türkiye ilişkilerinin güçlü olarak tanımlamak için hala zamana ihtiyacı olduğunu gösterebilir.

D) Birleşik Arap Emirlikleri'ne Bağlı Medya

BAE-Türkiye ilişkileri, özellikle Türkiye ile BAE arasındaki projelerin farklılaşması nedeniyle daha önceki dönemlerde büyük gerginliğe tanık oldu ve Mısır ve Libya başta olmak üzere birçok dosyada açıkça ortaya çıktı. Örneğin Libya'da BAE Libyalı General Hafter'i desteklerken Türkiye Al-Sarraj hükümetini destekledi. Aynı zamanda Türkiye'nin Muhammed bin Zayed'in danışmanı Muhammed Dahlan'ı 2016'da Türkiye'de iktidara karşı yapılan darbeyi desteklemekle suçladığını da unutmamalıyız.

Türk-BAE ilişkilerinde son dönemde gözle görülür bir iyileşme görülse de BAE bağlantılı medya Cumhurbaşkanı Erdoğan'a saldırmaya devam etti. BAE'nin en ünlü medya kollarından biri olan Sky News Arabia, Erdoğan'a sözlü saldırıda bulundu.

Erdoğan'ın seçimi kazanmasının ardından yayınladığı bir haberde kendisine sözlü olarak saldıran kanal, Erdoğan’ın yeniden iktidar olmasının ekonomik krize devam etmek ve Kürt davasını körüklemek anlamına geldiğini ve Erdoğan’ın Suriye'deki Kürt bölgelerini Türkiye'ye ilhak etmeye çalışacağını söyledi.

Elbette bu rapor çok fazla abartı içeriyor, dolayısıyla kimse Türkiye'nin Suriye'deki bazı bölgeleri Türkiye'ye ilhak etmesini bekleyemez. Bu, Birleşmiş Milletler ilkelerine aykırı olarak büyük bir krize neden olabilir.

Bu konunun gündeme getirilmesinin nedeni, basının Türkiye'ye bağlı Suriye askeri oluşumlarının yakında Suriye'de askeri harekât başlatabileceği beklentisi olabilir. Türkiye'nin Suriye topraklarındaki emelleri hakkındaki bu iddialar, Suriye savaşı yıllarında birçok kez ortaya çıktığı için yeni sayılmaz.

E) Suriye İktidar Yanlısı Medya

Öncelikle kontrolü altındaki bölgelerden yayın yapan iktidar yanlısı medya kuruluşlarından bahsederek başlayacağız. Bu kanallar, Türkiye ile Suriye rejimi arasındaki çatışma nedeniyle Erdoğan'a açık ve keskin bir şekilde saldırır.

Bu kanalların Türkiye seçimleriyle dalga geçmesi, Erdoğan'ı diktatör göstermesi, Türkiye'nin artık tek adam sloganı ve tek kişinin otoritesiyle yönetildiğini düşünmesi ve Türkiye'de demokrasinin değersiz hale geldiğini iddia etmesi garip bir olaydır.

Suriye rejiminin kanalları, sırf Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kazanmasından uzaklaşmak ve Türkiye'deki ekonomik ve toplumsal sorunlara odaklanmak için Türkiye seçimlerini uzun uzadıya tartıştı. Aynı zamanda bu kanallarda Türk kültüründen etkilenmeye başladıkları iddiasıyla Suriyeli göçmenlerinin geri dönüşünün reddi düşüncesi savunulmaktadır.

Bu kanalların hepsi Suriye rejiminin direktifleri doğrultusunda yayın yapıyor, dolayısıyla hiçbir şekilde ifade özgürlüğünden söz edemeyiz.

Öte yandan Suriye dışından yayın yapan Suriye rejimi yanlısı bazı kanallar bulunmaktadır, bunların en önemlisi de ‘Almayadeen’ kanalıdır. Kanal, Türkiye seçimlerini tartışırken bir nevi tarafsızlığını korusa da internet sitesinde yayınlanan yazılar doğrudan Erdoğan'a saldırıyordu.

F) Arapça Versiyonu Olan Yabancı Medya Ajansları

Daha önce de belirttiğimiz gibi Türkiye'deki seçimler öncesinde, sırasında ve sonrasında yabancı medya, çeşitli haber ve yazılarla Erdoğan'a sert bir şekilde saldırdı. Aynı durum Arapça versiyonu olan yabancı medya ajansları için de geçerlidir.

BBC Arapça, Erdoğan'ın seçimleri kazanmasının ardından yayınladığı bir haberde Türkiye'nin kendi içinde bölündüğünü anlattı. Aynı zamanda Erdoğan'ın başta eşcinseller olmak üzere bazı kısıtlama eğilimlerine de işaret etti.

Ayrıca BBC Arapça, Erdoğan'ın seçimleri kazanmasının Erdoğan'ın medya üzerindeki kontrolünün büyük ölçüde doğal bir sonucu olduğunu değerlendirdi. Erdoğan'ı seçimleri kazanmak için geniş çaplı bir beyin tahrifatı operasyonu yürütmekle suçladı.

Ayrıca ekonomik sorunlara ve bunların devamının nedeninin Erdoğan'ın kazanması olabileceğine de odaklanıldı. Bu yaklaşım diğer yabancı medyanın yaklaşımından çok da farklı sayılmaz.

Sonuç

Arap medyasının neredeyse tamamı, esas olarak yayın yaptığı ülkenin talimatlarını takip ederek karakterize edildi. Bunun nedeni, Al-Arabiya, Al-Jazeera ve Sky News Arabia gibi bu medya kuruluşlarının birçoğunun hükümet desteğinden yararlanmasıdır.

Diğer bazı kanallar devlet kısıtlamaları ve ifade özgürlüğü eksikliğinden mustariptir. Mısır ve Suriye'de ağırlıklı olarak yayınlanan medyada bunu açıkça görüyoruz. Arapça versiyonu olan yabancı medyanın yayın politikası, Erdoğan'ı şiddetle eleştirmektedir.

Aynı durum sosyal medya etkileyicileri (influencerlar) için de geçerli çünkü genellikle ülkelerinin Türkiye'ye yönelik politikalarını takip ediyorlar. Arap-Türk ilişkileri genel olarak düzelmiş olsa da Erdoğan’a karşı eleştiriler, başta Suriye, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri iktidar yanlısı olanlar başta olmak üzere bazı medya kuruluşlarında varlığını sürdürüyor.

Erdoğan'a yöneltilen tüm eleştiriler, esas olarak muhafazakârlar ve laikler arasındaki toplumsal bölünme ve ekonomik gerileme üzerine odaklanıyor. Arapça versiyonu olan batı medyası ise bu iki konuya ek olarak insan hakları ve eşcinsellere odaklandı.

Şu anda Mısır'da veya Suriye'de gerçek bir demokrasi yokken Suriye ve Mısır rejimlerini destekleyen medyanın Erdoğan'ı diktatör olmakla suçlaması ilginçtir. Pek çok Arap ülkesinde hala demokrasinin bulunmaması göz önünde bulundurulursa medyanın doğrudan veya dolaylı olarak yetkililerin görüşlerini tekrarlamaktan başka bir şey yapmadığını söyleyebiliriz.

SDE

YORUMLAR
DİĞER YAZILARI