Haber Sitesi
HV
18 MAYIS Cumartesi 07:56

Türk Milleti Hamd Olsun Bizleri Mahcup Etmedi, Yeminli Türkiye Düşmanlarını Güldürmedi

Devlet Bahçeli seçim sonrası grup toplantısında konuştu.

SİYASET
Giriş Tarihi : 13-06-2023 14:49   Güncelleme : 13-06-2023 15:01
Türk Milleti Hamd Olsun Bizleri Mahcup Etmedi, Yeminli Türkiye Düşmanlarını Güldürmedi

Seçim sonrası grup toplantısında konuşan Devlet Bahçeli şu ifadelere yer verdi.

Üstlendiğiniz tarihi ve milli sorumluluğun hakkını vereceğinize inanıyor, hepinize güveniyorum.

Bugünkü toplantımızı yurt içinden ve yurt dışından takip eden tüm vatandaşlarımıza, gönül ve kültür coğrafyalarımızda birlik ve dirlik mücadelesi veren tüm kardeşlerimize bu vesileyle en halisane selamlarımı iletiyorum.

Bildiğiniz gibi, 14 Mayıs 2023 tarihinde yapılan Milletvekili Genel Seçiminin kesin sonucu 30 Mayıs 2023 tarihli Resmi Gazete’nin mükerrer sayısında ilan edilmiştir.

Anayasa ve Meclis İçtüzüğü’nün amir hükümleri çerçevesinde, Milletvekili Genel Seçimi kesin sonuçlarının Yüksek Seçim Kurulu tarafından ilanını takip eden üçüncü gün olan 2 Haziran’da TBMM çağrısız toplanmış ve antiçme töreni yapılmıştır.

TBMM üyeleri olarak millet hizmetine başlarken namus ve şeref gibi değerler üzerine ettiğimiz yemin kuşkusuz paha biçilemez niteliktedir ve hepimiz adına bağlayıcıdır.

Ancak bu yemini daha da önemli ve öncelikli hale getiren husus ise taşıdığımız vekâlet görevine müteselsilen göstereceğimiz samimiyet ve sadakattir.

Tam tersi davranışlar bu yeminin sembolik bir seremoniye dönüşmesini sağlayacaktır.

Temennim odur ki, müspet ve müstesna mesajlarla açılmış olan Meclis’in, milletvekili antiçme metnindeki ulvi sözlerin gerçek anlamları ile temsil edilen bir yer olmasıdır.

Siz değerli arkadaşlarım başta olmak üzere, bütün milletvekillerimizin ettikleri yemine bihakkın bağlı ve sadık kalmalarını ümit ediyor, bunu hassaten bekliyor ve diliyorum.

3 Haziran 2023 tarihinde de Sayın Cumhurbaşkanımızın antiçme töreni gerçekleşmiş, aynı günün akşamında Cumhurbaşkanlığı Kabinesi’nin açıklanmasıyla birlikte seçimli demokratik süreç noktalanmıştır.

28 Mayıs 2023 tarihinde yapılan ikinci tur Cumhurbaşkanı Seçiminin, lütfen dikkat buyurunuz, altıncı gününde yeni Kabine’nin göreve başlaması ülkemiz adına mühim ve müthiş bir gelişmedir.

Bu tablo aynı zamanda kökleşen siyasi istikrarın somut bir yansımasıdır.

Türkiye siyasi kriz yıllarını geride bırakmıştır.

Dipsiz anlaşmazlıklar, sert gerilimler ve gergin bekleyişler raf ömrünü doldurmuştur.

Kurulamayan, kurulsa bile yürümeyen, yürüse de tavı, tavrı ve takati tartışmalı olan koalisyon hükümetlerinden ne iz ne de eser kalmıştır.

Bu yüzden Parlamenter Sisteme geri dönme hayalleri suya düşmüş, milletimiz bu siyasi hedef sahiplerine itibar etmemiştir.

14 Mayıs Cumhurbaşkanı ve Milletvekili Genel Seçimlerini aynı zamanda referandum olarak gören ve gösteren partiler tarihin yanlış yerinde konuşlanmışlar ve kaybetmişlerdir.

Milletimiz iki seçimde de, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni teyit ve tescil etmiş, parlak geleceğini bu sistemsel mimaride gördüğünü iyice netleştirmiştir.

Türkiye’mizin önü açılmakla kalmamış, yönetim hayatımızdaki denge ve düzen kurumsallaşmıştır.

Bir rejim içinde teşekkül eden siyasi iktidar yapısı meşruluğunu doğrudan doğruya inançlardan ve tecelli eden iradeden almaktadır.

Toplumun büyük çoğunluğunun inançlarına uygun olan iktidar ve yönetim sistemi hem hukuki hem de meşrudur.

Türk milleti Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında tecessüm eden Kabine’ye ve bu Kabine’nin içinde doğduğu yönetim sistemine inanmış ve onay vermiştir.

Bu nedenle Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi geride kalan iki seçimden de güçlenerek çıkmıştır.

İnsanların davranış kalıplarını özgeçmişlerine, milletlerinkini de tarihlerine bakarak açıklamak klasik bir metottur.

Geldiğimiz bu aşamada Cumhur ile Cumhuriyet’in kucaklaşması, devlet ile milletin kaynaşması, insanla toplumun bütünleşmesi, geçmişle geleceğin eklemlenmesi yeni yönetim sistemiyle daha da pekişmiştir.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin munzam ve muntazam avantajları siyaset ve demokrasi kültürümüze bahar havası getirmiştir.

Yeni sistemde hükümet bizzat millettir, millet de hür ve egemendir.

Parlamenter Sistem’in arıza çıkaran, su kaynatan, sorun üreten, huzur ve istikrara pranga vuran, dahası mutabakat yerine kronik münakaşaları kesintisiz tırmandıran mahsurları hepten giderilmiş, Türkiye’miz deyim yerindeyse ayak bağlarından tümüyle kurtulmuştur.

Türk demokrasisi tarih, kültür ve sosyolojik kodlarımıza muvafık yönetim reformuyla daha da olgunlaşmış, bir üst lige sıçramıştır.

Çok açıktır ki, bu başarı Türk milletinin kutlu iradesiyle tezahür etmiştir.

Pek çok engele ve engellemeye rağmen aşı tutmuş, maksat hâsıl olmuştur.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin şayet tahkim, takviye ve tadil edilmesi gereken yanları varsa, bu durum bir ihtiyaç halini alırsa gereğini yapmak elbette görevlerimiz arasında yerini alacaktır.

Ülkemiz 3 Haziran 2023 tarihinden itibaren Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ikinci dönemine resmen geçiş sağlamıştır.

Bu geçiş süreci huzur, barış, sükûnet ve güvenlik içinde temin edilmiştir.

Önümüzdeki dönem, Türk ve Türkiye Yüzyılı Hedefine ulaşma dönemidir.

Önümüzdeki dönem, Lider Ülke Türkiye idealinin tıpkı bir cemre gibi önce milli yüreklere, ardından da bölge ve dünya geneline düşme dönemidir.

''Devlet ve Milletiyle, Hep Birlikte ve Her Şeyden Önce Türkiye'' kararlılığıyla her türlü gailenin, her türlü garabetin, çözümü gayrimümkün gibi duran her türlü gayrimuayyen meselenin üstesinden gelecek cesaret, hamiyet, dirayet ve metanet milletimizde çok şükür ziyadesiyle vardır ve ortadadır.

Milletin sözü üstüne söz, iradesi üstünde bir irade olamayacaktır.

Zira egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.

Türk milleti 14 Mayıs’ta da, 28 Mayıs’ta da dosta güven, düşmana korku salmıştır.

Türkiye’nin aleyhine hesap yapanları, proje yazanları, fırsat kollayanları şaşkına ve bağlantı ipi kopmuş şamandıraya çevirmiştir.

Küresel mihrakların arkasına saklanıp istismar ve ihanet masasına oturanlar yanılmış, yabancılaşmış, yanlışa ve yalana gömülmüş, aynı şekilde yıkılmış viraneye dönüşmüştür.

Terör örgütleriyle yol yürüyenler, zalimlerin gizli ajandasına hizmetkârlık yapanlar akıntıya karşı devamlı kürek çekmiş, ne var ki sandığın dibini boylamaktan kurtulamamışlardır.

Türk milleti kaderine, geleceğine, tarihi haklarına ve muhteşem varlığına sahip çıkma basiret ve başarısını hür iradesiyle, haysiyetli tercihiyle göstermesini bilmiş, zilletin defterini dürmüştür.

Türk milleti hamd olsun bizleri mahcup etmedi, yeminli Türkiye düşmanlarını güldürmedi.

Dünya siyasetinde bu kadar komploya, bu kadar suçlamaya, bu kadar kötülemeye ve bu kadar haksızlığa maruz kalıp da ayakta durabilen, oyun içinde oyun kuranları hallaç pamuğu gibi fırlatıp atan ikinci bir partiden asla bahsedilemeyecektir.

Milliyetçi Hareket Partisi bu vasfıyla nadide bir siyaset ekolüdür.

Üç hilal Türk siyasetinin yükselen markası, milli gönüllerde yer tutmuş ecdat yadigârıdır.

Türk milliyetçileri, kritik bir dönemde üslendikleri görevin idraki içinde, mazisi yüzyıllara sari milliyetçilik fikriyatını, Milliyetçi Hareket’in 54 yıllık şerefli birikimini heba etmeyecek bir siyasi akla, şuura, öz disipline ve yeterli tecrübeye sahiptir.

Tarihi bir davanın bugünkü temsilcileri olarak, taşıdığımız kutsal emaneti en güzel, en güvenli, en gelişmiş şekilde koruyup gelecek nesillere teslim etmek de her birimizin gayesi ve gayreti olmalıdır.

Bugünü yaşarken yarınları ihmal edemeyiz.

Yarına odaklanmışken geçmişi inkâr edemeyiz.

Zamanı bir bütün halinde kavrayıp Türk milliyetçiliğinin hükmü şahsiyetiyle duruşumuzu, durduğumuz siyasi, ahlaki ve düşünce zeminini bir yanda güçlendirmek diğer yanda da güvenceye kavuşturmak durumundayız.

Milliyetçiliğin esen rüzgarından istifade kurnazlığıyla delik deşik olmuş yelkenlerini şişirme çabasında olan bazı fırsatçıların, kimlik ve kişilik sancısı çeken bir kısım siyaset korsanının ufkumuzu perdelemesine de müsaade etmeyiz, etmeyeceğiz.

Fikir namusuna, feragat bilincine, fedakarlık künhüne sahip olmayanların siyasi ahlaktan bahsetmesi, milliyetçiliği pazarlama yarışına heves etmesi tuhaf bir çelişki, tufeyli bir çarpıklıktır.

Çelişkide bocalayanların yanlışı savunacak gerekçeyi keyfi olarak imal etmeleri zaman zaman tesadüf edilen bir hastalık tipidir.

Türk milliyetçiliğinin entelektüel sermayesini talan ve yağma peşine düşenler unutmayınız ki, çuvallamaya, çil yavrusu gibi dağılmaya mahkum ve müstahaktır.

Bir işletme; tedarikçiler, pazarlar, müşteriler, rakipler başta olmak üzere, dışarıdan içeriye doğru tanımlanmaktadır.

Siyaset ve fikir bünyesinin tanımı ise içeriden dışarıya doğru olacak, yani merkezden çevre istikametine yayılacak, sonra çevreden merkeze doğru da milletin arzu ve amaçlarıyla birleşip olgunlaşarak karar haline gelecektir.

Merhum Ziya Gökalp’in dediği de budur.

Siyaset, sırf oturulacak koltuk, kazanılacak paye, ulaşılacak makam arayışı değildir.

Siyaset, şöhret ve servet ikmali için bir fırsat şantiyesi, bir çıkar santrali hiç değildir.

Siyaset akıl, ahlak, inanç ve fikir hazinesine erişmiş olanlar için anlamlı, değerli, kalıcı, sürekli bir eylem ve erdem sahasıdır.

Çete mantığıyla, çelişkiler manzumesiyle, çekiçle örs arasına sıkışmış biçarelikle siyaset yapılamaz, bununla mündemiç insan onuru sahiplenilemez, millet ve devlet bekası savunulamaz.

Tarlası sırtında dolaşanlar, yağmur yağsa da ıslanmayanlar, tipi vursa da etkilemeyenler için siyaset ve fikir mücadelesi diye bir şey yoktur ve olmayacaktır.

Bu kategoride olanlar sadece aymaz, sadece gafil, sadece çıkarcı değil, aynı zamanda yüreksizdir.

Milliyetçi Hareket Partisi’nin yüreksizlerle, yükte hafif pahada ağır menfaatlerinin kölesi olmuş siyasi devşirmelerle ne bugün ne de gelecek de işi ve ilgisi olmayacaktır.

Bir zamanlar hasbelkader aramızda bulunup tefrika ve tezvirat imalatından başka bir şeye yaramayanların davamız üstünden at pazarlığı ve siyaset cambazlığı yapmaya cüret etmeleri öncelikle kendi acziyetleri ve çürümeleridir.

Bizim çürüklerle yolumuz da yönümüz de ayrıdır, Yunus’un dediği gibi, Her dem taze doğa­rız, bizden kim usanası.”

Zalim projelerin arasından sıyrılarak, çok zor şartlar altında gerçekleştirdiğimiz bir mücadele neticesinde bugün Milliyetçi Hareket Partisi Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde temsil edilmeye devam etmektedir.

Verdiğimiz mücadelenin büyüklüğünü anlamak için tahammül ettiğimiz, sabır gösterdiğimiz, la havle deyip dayandığımız zorluklara bakılması yeterli olacaktır.

Küresel emperyalizmin Türkiye’miz üzerindeki melanet emellerine uygun olarak MHP’siz siyaset arayışlarının dayatıldığı muhasım bir siyaset mühendisliğini Türk milleti elinin tersiyle itmiş ve reddetmiştir.

Cumhur İttifakı’nın teklemesi, Cumhurbaşkanımızın tökezlemesi, Türkiye’nin tefessüh etmesi için her iğrenç ve ilkel yola müracaat edilmiştir.

14 Mayıs ve 28 Mayıs seçimleri küresel siyasetin ana gündem konusu olmuştur.

Zillet ve zulmün hakimiyeti için neredeyse ayinler yapılmıştır.

Ülkemizin kaynaklarında gözü olan uluslararası sermayenin, vatanımızda hesabı olan küresel mihrakların, muazzam etki ve propaganda gücüne sahip odakların ve yerli işbirlikçilerinin, iç ve dış karanlık medya gücünün baskı ve dayatmaları Allah’a şükürler olsun ki birer birer aşılmıştır.

Cumhur varlığını korumuş, Türkiye Cumhuriyeti’nin 100’ncü yıldönümü demokrasiyle taçlanmış ve aydınlanmıştır.

Nitekim Cumhur İttifakı Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde üstünlüğü gene kazanmış, muktedir siyasi yapısını hamd olsun muhafaza etmiştir.

Türkiye’nin istikrarlı gelişim ve ilerleyişine milletimiz omuz vermiştir.

Bizlere güvenen, bizlere inanan, yüzümüzü kara çıkarmayıp muhannete muhtaç etmeyen aziz vatandaşlarımıza, dava ve gönül insanlarımıza, bütün teşkilat mensuplarımıza, seçilsin veya seçilmesin her milletvekili adayımıza içtenlikle teşekkür ediyorum. ifadelerini kullandı.

admin2admin2

YORUMLAR
ÇOK OKUNANLAR